Belki kavuşuruz diye
Güneşe gülümsüyor,
Anlık adımlar atıyorum.
Muhabbet kuşlarının sesi ruhuma eşlik ederken
Yürüyüşlerimize hasret kaldırımlarda,
Bir alkış sesi duydum
Dönüp baktım!
Sanki beni takip eden adımların dolaşıyordu bakışlarımda
Elin elime değsin diye uzattım ellerimi
Kimseler yok…
Belki benden önce gitmişsindir
Ara sıra gittiğimiz lokantaya
Kim bilir beni bekliyorsundur!
Oturmuşsundur elli sekiz numaralı masaya
Özlemin en koyu yerinden bir çay söyleyip
Seni sevmek kadar beklemek güzel diyerek,
İçmişsindir masum gamzelerin gölgesinde sevdiğini doya doya…
Şimdi ben seni bekliyorum elli sekiz numaralı masada
Belki gelirsin…
Kırmızı gülleri kucağıma alarak
Ürkek bakışlarımı çocuk yüreğime sararak.
Sevgiyle çağlayan sözlerimi döküyorum masanın üzerine
Ama nafile…
Sararan yapraklar gibi uçuşuyor her bir sözcük gökyüzüne.
Ey güzel dost bütün masalar doluydu ama
Elli sekiz numaralı masa ıssız
Ne bir çift göz değdi masum gamzelerine nede bir çift söz
Neredesin ey güzel dost gelseydin bir ara,
Hem karnımızı hem de yüreğimizi doyursaydık…