MUT YÖRESİ KÖYLÜ KADINLARINDA SÜSLENME VE SÜS MALZEMELERİ
Kırk sene evveline kadar konar-göçer hayatın sürdüğü çağlarda,
günde on sekiz saat çalışıp istirahate ve uykuya ancak altı saat kadar bir
zaman ayırabilen cefakar kadınlarımızın süslenmeğe zaman ve fırsat bulmalarına
imkan olmamakla beraber ömürleri içinde birkaç defa zuhur eden müstesna
günlerinde bu tabii haklarından istifade etmeğe çalışmış olduklarını anlıyoruz.
Kadınlarımız ilk defa gelin olduklarında, ilk çocuğu olduğunda, bir de arkadaşlarının düğünlerinde süslenme hakları vardır. Genç kızlık çağında katiyen süslenemezler. Yörede ayıp sayılır. Yalnız parfüm yerine kullanılan “BOY” dedikleri kokulu ot tohumunu her zaman, her yaşta üzerlerinde taşıyabilirler.
Süslenme işi çok pratik ve basittir. Zaten daha fazlasına
imkanları ve zamanları da yoktur.
Gözlere: Sürme çekilir.
Kaşlara: Rastık yakılır.
Ellere: Kına yakılır.
Kekil ve zülüfler herhangi bir yağla yağlanıp parlatılır.
Birde ala çuvalında sakladığı renkli, çiçekli saç tokalarından birkaç tane
saçına tutturabilirse süslenme işi tamamlanmış olur.
Malzemeler:
BOY OTU: Trigonella faenum-greacum.
BOY: Koku. LügatIar böyle anıyor. Bahsimize konu olan “BOY” da her iki ifadeye uyuyor.
Dağlarımızda yabani olarak yetişen, baklagillerden fasıl’a
benzer bir bitkinin tohumu. Haziran ayında olgunlaşan bitkinin tohumlarını bazı
merakIı genç kız ve kadınlar toplayıp ipliğe dizerek kolye gibi boyunlarına
asarlar. Devamlı kokar.
Kendine özgü hoşa giden bir kokusu olan boy’un kokusunu
tarif edemeyeceğim.
SÜRME: Çıra parçaları ateşlenir, bir bakır tabağın ters tarafı yanan çıranın alevine tutulur. Çıranın tabağa iyice sıvanan isi tabaktan başka bir kap içerisine sıyrılarak alınır, üzerine bir parça tuzsuz tereyağ veya bir iki damla zeytinyağı damlatılıp iyice karıştırılır. Sürmedenliklere konulup muhafaza edilir. İçine de kibrit çöpü boyunda bir süpürge çöpü parçası bırakılır. Göze sürme çekileceğinde o çöple çekilir.
SÜRMEDENLİK: 1-1.5 cm. eninde, 3-3.5 cm boyunda meşinden dikilen bir torbacık. Lügatta “Sürmedan” diye geçer.
Sürme gözlere siyahlık, parlaklık verir ve daha iriymiş gibi
gösterir.
RASTIK: Kaşları boyamakta kullanılır. Rastıktaşı denen bir madde iyice dövülerek toz haline getirilip biraz su ile karıştırılır, macun kıvamında kaşlara tatbik edilir. Buna “rastık yakma” denir. Rastık yakıldıktan sonra bir müddet (15 dakika kadar) beklenir, yıkanarak temizlenir. Kaşlar parlak siyah bir renk alır. Uzun müddet solmaz.
KINA: Meşhurdur. Çok eski zamanlardan beri bilindiğine dair notlar var. Akdeniz sahillerimizde de yabani olarak yetişen “Kına” denen bir ağaççığın yapraklarından toplanıp kurutulur, döğülerek pudra haline getirilir. İşte kına budur. Kullanılacağı zaman bir kap içerisinde biraz su ile karılır, boyanması istenen yere (el, ayak, saç gibi) tatbik edilip sarılır. Buna, “kına yakma” denir, kına yakıldıktan sonra bir kaç saat beklenir, yıkanarak temizlenir. Siyaha yakın kırmızı bir renk bırakır. Yıkamakla solmaz.
Halk edebiyatımız sünnet rastık, kına, kekil, zülüf ile dopdolu. Her çağ ozanlarımız şiirlerinde malzeme olarak bunları bol bol kullanmışlardır.