Bundan altmış yetmiş yıl önceleri Mut halkı; bilhassa çocuklar, yaz sıcaklarının başladığı Haziran ayından itibaren sivrisinek ve ZAMBIR (Eşek Arısı) gibi böceklerin sokmalarından dolayı hastalıktan kurtulmazlardı. Bilhassa bataklık bölgelerde görülen sivrisineklerin sıtma hastalığı yayan bir böcek olduğunu herkes bilir.
Dünyanın en tehlikeli böceklerinden olan bu hayvanın; Ansiklopedilerde dişilerinin 60-90 gün, erkeklerinin ise 2,5 gün yaşadığı, kanatlarını saniyede 500 defa çırptığı, bir insanı 1.200.000 sinek ısırdığında kanını tamamen bitirdikleri, saatte 2,5 km hızla uçtukları ve sıtma mikrobu taşıdıkları belirtilir.
Göksu vadisinde çeltik (pirinç) tarımı yapıldığından içi su dolu çeltik tavalarında bol miktarda sivrisinek ürer ve adeta Mut’u istila ederlerdi. Bunun doğal sonucu olarakta çocuklar ya sıtmaya yakalanır ya da yüzü gözü kaşımaktan yara bere olurdu. Kale Mahallesinde komşumuz koca doktor ilaç olarak kinin veya sulfata yazar, ayrıca bu çocuğu yaylaya götürün diye öneride bulunurdu.
Gerçekten sinek ısırmasından yaralar oluşan yüzümüz, Kozlar‘a çıktığımız zaman ertesi gün iyileşirdi. Zira sineklerin yaylada yaşama ortamı yoktu. Çeltik su içinde yetişen bir bitki olduğundan, sivrisineğin yaşama alanlarıydı. Devlet çeltik ekimini yasakladı, Mut halkı da sivri sinekten ve sıtmadan kurtuldu.
ZAMBIR: Sarı kırmızı eşek arılarına Toroslar’da verilen yerel isimdir. Bu ismin, soktuğu zaman yarattığı etkiden esinlenerek verildiği sanılmaktadır. Literatürde çok çeşitleri bulunan bu arıların, kanat genişlikleri 7 cm bulabilmektedir. Bir canlıyı soktuktan az sonra iğneleri diğer arılar gibi vücutlarından ayrılmıyor. Bu da aynı canlıyı üst üste defalarca sokabilmeleri imkanını veriyor. Bal arılarının bir numaralı düşmanıdırlar, bal arısı kovanlarına büyük zararlar verebilmektedirler.
Yaz aylarında, üzümlerin olma zamanında, yani Temmuz aylarında ortaya çıkarlardı. Bir tarihte öyle çoğalmışlardı ki, Mut Kaymakamlığı zambırla mücadele başlatmıştı. Mahalle muhtarlarına bir ZAMBIR arısı getirene 2.5 kuruş ödenecekti. Ne kadar çok getirilirse o kadar para alacaklardı. Ocağını getirene (yuvasını) ise daha büyük para verilecekti. Bizim kasap dükkanımız vardı, babam da Kale Mahallesi muhtarıydı. Bir yaz boyu Mut halkı, bilhassa gençler, arı avlayıp getirdiler. Tanesi 2.5 kuruştan hesap edilen paralar getirene veriliyordu.
Belediye görevlileri akşam üzeri gelip ölü arıları teslim alıp imha ediyorlardı. O yaz aylarında bu arılarla topluca mücadele yapılmıştı. Faydası seneye görülecekti. Ertesi yıl geldiğinde, ZAMBIR ile mücadelenin faydası görülmüştü. Ortalarda arı görünmüyordu, bilhassa yuvası da getirildiğinden yumurtaları ile beraber yok olmuşlardı. Yapılan sıkı mücadele neticesinde halk sivrisinek gibi Zambır’dan da kurtulmuştu.
Necati Uğur Gürgen