Mut’un renkli simalarından Selami abimizin doyumsuz sohbetini kültürel değerlerimizi unutmamak, kültürel değerlerimize sahip çıkmak adına, nostaljiden bugüne sizlerle paylaşıyoruz. Biz Selami abimizin bazen olayları anlatırken kısılan, bazen gürleşen uyumlu ses tonuyla sohbetinden çok keyif aldık, sizde alın.
Mutilcesi.net: Selami abi öncelikle bize seninle söyleşi yapma imkanı verdiğin için, bize zaman ayırdığın için tüm okurlar adına teşekkür ederiz. Okurlarımıza kendinden bahseder misin biraz?
Selami Dörtyol: Ben 1934 yılında Mut’ta doğdum. İlkokulu merkez ilkokulunda bitirdim. Bitirdikten sonra kalktım okuma imkanları çok zor, Silifke’de, Mersin’de orta okul var fakat başka yerde yok. Buralardan bir tanesine gitmem lazımdı. Ben de Mersin’deki akrabalarımın yanına gittim. Mersin’de bir yıl okudum orta ikiye geçtim. O zaman Tevfik Sırrı Gür Lisesi yeni kurulmuştu, orda okudum. Ve ikinci yıl dedemim Dörtyol’daki akrabalarının yanına gittim. Bir yılda orda okudum. Ondan sonra maddi gücüm kalmadığından kalktım bu işe amin dedim bıraktım.
Soldan sağa: Ford V8 Otobüs, yıl 1955. Soldaki Selami DÖRTYOL, ortadaki Kör Omarın Ekrem (ÇELİK), sağdaki Süray VURAL
Mutilcesi.net: Spora ve şoförluğa olan ilgin nasıl ve ne zaman başladı?
Selami Dörtyol: Okulu bıraktıktan sonra yegane işimiz ne yapalım işi spora döktüm. Hem spor hem hem efendime söyliyeyim şoförlük mesleğini öğrenebilmek için muavinlik yaptım. Bu işe başladım. Uğraşıver uğraşıver, nihayetinde bu uğraşıdan sonra sonra hem spor hem muavinlik bir arada devam etti gitti. Bir ara Malatya Şeker Fabrikası’nın müdürü Mut’a gelmiş. Haberim yok adamdan. Beni çağırttılar gittim. Selam selam. “Yavrum” dedi “sen sporcuymuşsun.” “Evet, oynuyorum futbol oynuyorum.” “Nasıl futbolun?” “Valla ben kendimi beğenirim beyefendi ama karşıdaki kimsenin beni görüp beğenmesi lazım.” “O zaman Malatya’ya gel ben seni Malatya Şeker’e alayım” dedi. Kalktım spor davamı bu vaziyette Malatya Şeker’de devam ettirdim. O zamanki hocamız rahmetlik Sebahattin Erman. Eski ordu takımın antrenörü. Bu beyanda da aynı zamanda Muhafız Alayı’nın Yarbayı. Muhafız Alayının kumandanı. Sebahattin Erman rahmetlik. Rahmetlinin babası Ruhşen Erman o zamanlar bizi çalıştırdı. 2 yıl 3 yıl üst üstüne şampiyon olduk. Daha sonra baktım olacağı yok herhangi bir şey. Dedim orada biz ne yapalım? Akrabalar da çağırdılar illa gel evereceğiz diye. Everdiler.
Mutilcesi.net: Halk Oyunları da oynadın ama değil mi abi?
Selami Dörtyol: Futbolculuk ve muavinlik dönemimde en büyük yaptığım şeylerden bir tanesi de Folklördür. Folklörü kimse bilmez. Biz o zaman folklör olarak Zeybek oynuyoruz genellikle. Mesela Kıbrıs Zeybeği, Tek Zeybek, bu zeybekleri efendime söyliyeyim Mut önce halkına tanıttık. Mut halkına tanıttıktan sonra biz bir hayli daha buralarda bu işi yaptık. Yanımda zeybek oynayan arkadaşım rahmetlik oldu. Onun ismi de Selami’ydi. Onu ben şoför olarak yetiştirdim Selami’yi. Tunca’nın abisi. Şimdiki Dr. Meriç’in varya onun amcası. O rahmetlikle oynardık. Bizi Silifke’ye davet ettiler. Silifke’ye gittik. Silifke’ye bazı arkadaşlar gitmediler. Onlar gitmeyince Fuat amca vardı Nurettin’in, futbolcu Nurettin varya Nurettin’in babası. Fuat amcayla beraber gittik. Fuat amcayla beraber orda zeybek oynadık. Biz zeybek oynadıktan sonra afedersin bizim Mut uyurken Silifke o arada folklörü kurdu. Anlatabiliyor muyum? Hepsini bizden kaynakladılar. Mut’tan kaynakladılar. Folklörü kurdular. Şimdi bir tek Silifke’nin ismi geçer folklör olarak.
Soldan sağa: Mustafa Orhan, Koç Mustafa, Süray Vural, Selami Dörtyol
Mutilcesi.net: Halk Oyunlarının şu anki akibetini nasıl değerlendiriyorsun abi?
Selami Dörtyol: Mut’ta bir tek Süray’ın uğraşması ile de bu iş yürümez. Bir tek Süray uğraşıyor bilmem ne yapıyor. Mut folklörü diye elinden gelen herşeyle uğraşıyor ama maalesef katkı olmayınca, etraftan fazla bir destek olmayınca, bu iş burada sona ermiş olur gibi bir şey oldu. İletişim yok. Bak Süray çekildi. Milletin herhangi bir uğraşması var mı? Yok. Desteği yok. Böylece bitip gidiyor…
Süray kalktı bir kitap çıkarttı belediyenin yardımıyla, aldınız okudunuz. Ben ondan oğluma gönderdim. Ve öyle bir şeyki oğluma ben şimdiye kadar buradan istediği kitapları gönderdim. Karacaoğlan’ı gönderdim. Şunu gönderdim bunu gönderdim. Hepsini arkadaşlarına dağıttı. Süray’ın kitabı için “baba bu kitap çok değerli bir kitap. Bu hayırlı bir kitap. Hayırlı bir kaynak” dedi ve hiç bırakmıyor elinden vermiyor bir yere. Oğlumun durumu da işte bu şekilde. O da ordan bu kitaplarla hasretliğini gideriyor. Hatta geçenlerde kalkmış, hani en son olarak bizim oğlanın burda “Çıtlık Dergi”sinde bir yazısı vardı okudunuz mu bilmiyorum. Nihat’ın çıkardığı “Çıtlık Dergi”sinde yazısı vardı. Kısa kesmek istiyorum. Anlatabildiğim kadarıyla anlattım sanırım.
Mutilcesi.net: Biz sizleri daha çok arkadaşlarınızla hatırlıyoruz hatta belediye de çalışan şöyle az göbekli biri vardı ismini şu an hatırlayamıyorum…
Selami Dörtyol: O göbekli dediğiniz arkadaşımız allah gani gani rahmet eylesin öldü. Ata Tekin. Bu arkadaş belediyede işletme müdürüydü, elektrik işletmesinde rahmetlik oldu. Sizlere ömür. O da öyle bir arkadaşımızdı. İyi bir kişiydi. Bilirsin şişman şeyle küt yapacağım diye uğraşırdı “kütörlük” yapardı…
Mutilcesi.net: Bize biraz futbol yaşamından bahseder misin abi?
Selami Dörtyol: Tabi. Mesela Raşit’le falan futbol oynadığımızda burda bizim bir sahamız bile yoktu. Bize saha olarak Mersin Stadını verdiler. Mersin Stadı bizim stadımızdı. Tevfik Sırrı Gür bizim stadımız. Tevfik Sırrı Gür’e gidiyoruz futbol oynuyoruz kendi sahamız. Sağda solda oynuyoruz ama gelgelelim hakemler bizi yatırıyor. Nasıl yatırıyor? Adamlar daha maçlar başlamadan bu sene falan takım şampiyon diyorlar. Türkocağı şampiyon diyorlar. Ya nasıl Türkocağı şampiyon olur? Siz bunu nasıl meydana çıkarırsınız? Bu vaziyetteydi.
Biz bunları da gördük. Mesela kalkmış Ankara’dan federasyon Mersine telefon etmiş, tel çekmiş demiş “kardeşim hala şampiyonunuzu bildirmediniz niye bildirmiyorsunuz?” Demişler “Türkocağı şampiyon.” Türk ocağının da iki maçı var. Şampiyon olabilmesi için iki maçı da alması lazım. Galip gelmesi lazım. İlk maçı da bizimle. Sahaya çıktık oynuyoruz. İmkanı yok ne gol atacak durumları var ne bilmem neleri var. 18’in santra çizgisinin arasında bir tanesi düştü. Hakem pat penaltı verdi ve bu vaziyette o takımı o sene şampiyon yaptılar. Ama biz bunun altında yine kalmadık. Yine kalmadık. Çok özür dilerim, kalktım döndüm tribüne “görüyorsunuz” dedim. “Ayıbımız kendi gözünüzün önünde. Bu şekilde ne federasyon olur ne de başka bir şey olur. Hepiniz buna şahitsiniz. Bu durumda bizim ne yapmamız lazım?” Kalktı ordan bir tanesi bir yükseldi “Selami” dedi “Peşindeyim. Allah ne verirse yanındayım.” Mersin’in bir numaralı Külhanbeyiydi. Futbol oynardı daha önceden Doğan. Amigo Doğan.
Herkes bizi taktir ederdi. Mut dediğin zaman herkes titrerdi sahaya çıktığımızda. Ama o zaman geri dörtlü diye bir şey yoktu. Sağ bek, sol bek, santra ve sol açık duble “V” sistemi futbol. Bu futbolla kalkarlardı adamlar bize boyun eğerlerdi.
Şimdi bak Tarsus İdman Yurdu’nun durumunu biliyorsun şu durumda. Tarsus İdman Yurdu o zamanlar da çok güzel takımdı. Tarsus İdman Yurdu geldi maç yapıyoruz. Biz 37. dakika da Erden Er diye bir kardeşimiz var, o kafayla golü attı 1:0 galibiz. Adamlar tuttu golcüsüne bağırıyor “bacak kadar santroforu geçemiyorsun” diye. Adam benden en az 20 cm daha büyük. Kafaya çıkıyorum top alıyorum. Aldığım zamanda topu sağ tarafta Ilıcanlı Mustafa oynuyor, Koç Mustafa dediğimiz. Sol hatta rahmetlik Sebahattin Ata oynardı. “Sebahattin” diyorum tık topu ona indiriyorum. “Mustafa” diyorum tık topu ona indiriyorum. O vaziyette futbol oynuyoruz. Yani bizim zamanımızdaki ekol çok çok bambaşka bir şeydi. Böyleydi.
Soldan sağa: Ali ÖZKANTÜRK, Ali SEZER, Süray VURAL, Tuncay TUNCA, Mustafa AYAN (Koç Mustafa)
Mutilcesi.net: Abi biz Mut İdman Yurdu ile ilgili bir araştırma yaptık. Tarihini araştırdık. Kuruluşu ile ilgili herhangi bir tarihe rastlamadık. En iyi başarısı ile ilgili de bir araştırmamız oldu. Onda da en iyi başarısının geçen yılk ki “Play Off”a çıkmasıymış. Kulüp ile ilgili herhangi bir kayıt yok bu nasıl iştir?
Selami Dörtyol: Mut İdman Yurdu’nu yıllar önce burada büyük abilerimiz kurmuşlar. 1935/36/37 lerde. Şimdi kurmuşlar şu bu. Bakmışlar olmayacak, gitmişler kaymakamlığa anahtarı teslim edivermişler. Federallikten sıfıra düşmüş kulüp. Yani federasyonla ilgisi kalmamış. Şu görmüş olduğunuz kalenin dibinde Orman Dairesi’nin masaları vardı. Bilumum keresteler vardı. Biçilmiş lata keresteler vardı yani. Bunlarla kalktık aşağıdaki pınarın başı varya, o pınarın başına çıkarken, o çınarların dibi, öbür tarafa çıkarken orda usulca bir camlı kahvemiz vardı, siz onları bilmezsiniz. Orası “Memur Kulübü” diye geçerdi. Oraya sahne kurduk biz. Müsamere verdik. Zeybek oynadık. Şarkı söyledik. Bilmem ne yaptık. Ordan gelen paralarla tuttuk Mut İdman Yurdu’nun tesciline gittik 1954 te. Bak. Tesciline gittiğimizde bana dedilerki “gel sen buraya kurucu başkan ol.” Ben dedimki “bakın ben payeyi sevmem, yapacak tek şey var” Doğan Doğanlar’ı bilirsiniz Doğan abiyi. Maliye’den emekli oldu. Sizlere ömür. Doğan abi benim futbol oynadığım zamandan biraz daha evvel de oynardı. Biz onunla beraber oynadık futbol. Neyse. Doğan abi olsun, efendime söyliyeyim İstanbul’da -şimdi terzilik yapar- Kaya Giritlioğlu isminde arkadaşımız var. Doğan Toker arkadaşımız var. Ali Sezer var. Hala Mut’tadır. Orman’dan emekli. Bunlarla 1954 te tekrar Mut İdman Yurdu’nu kurmuş olduk. Daha sonra Mersin’e bildirdik. Mersin tuttu bizi Mut İdman Yurdu kurulmuştur diye beyan etti. İşte ondan sonra biz kulüp sahibi olduk. Kurucu başkan falan diye bir şey yok. Biz 5 kişi aramızda kurduk. Tescil ettirdik gönderdik. Hepsi bu kadar oldu. Yani Mut İdman Yurdu’nun kurucuları bu arkadaşlarımızdır. Başka kimse yok. Teşebbüs eden de yapan eden de bunlar. Doğan Doğanlar, Kaya Giritlioğlu, Doğan Toker, Selami Dörtyol ve Ali Sezer. Bu arkadaşların girişimiyle oldu.
Ali Sezer deyince (gülüyor) Ali Sezer’i kadın rolünde sahneye, müsamereye çıkardık ta bir gün. Yani bunları yaptık.
Mut’ta bu kulübü canlandırabilmek için elimizden gelen her şeyi yaptık ama maalesef kimse oralı olmadı. Ben tuttum bir metin hazırladım dedimki arkadaşlar gelin Mut Belediye’sinden emekli nerden baksan 30-40 tane arkadaşımız var bunlara birer stad girişi diye bir belge verelim. Verdiğimiz zaman ne olur? Bunlardan aidat olarak 10 bin lira kessek yılda her kişiden 120 bin lira yapar 30 kişi ne yapar 30 milyar lira parayı geçer, bu da kulübe büyük bir katkı öyle değil mi? Ben buna teşebbüs ettim hiç yanıma gelen olmadı. Yapamadık maalesef, destek yok. Hiç bir şeye destek yok. Bu vaziyette bu işleri halletmeye uğraştık maalesef olmuyor yapamadık.
Mutilcesi.net: Futbol anılarını okurlarımızla paylaşır mısın biraz?
Selami Dörtyol: Ben bir seferinde -yaş 46 anlatabiliyor muyum. Hala arkadaşlarla top oynarım, 46 yaşında. Dediler ki Silifkeliler geliyor. Silifke’den futbolu bırakan arkadaşlarla yani emekliler arası dostluk maçı yapacağız- olur dedim. O sıra da voleybol antremanları da var. Ben gidemedim sahaya. Biri geldi yanıma dedi “ya ne durun 1:0 mağlubuz acele yetiş.” Bu arada hemen vardım tabi. Selam dedim soyundum. Girdim sahaya. Bu arada 3 tane pas attım. 3 pasın birisinde bizim arkadaş golü attı 1:1 oldu. Maçın işte bitimine 5-10 dakika kala bir pas daha attım maçı 2:1 galip bitirdik. Dedilerki haydin Sertavula gidelim. Ne yapacağız? E biz oraya içki içmeye gidiyoruz dediler Silifkeliler. Siz için iyice bir kendi kendinize bi gelin haydin uğurlar olsun dedim. Gittiler.
Şimdi Mersin İdman Yurdu’nun takım kaptanını tanırsınız, şimdiki değil o zamanki. İsimleri zor hatırıma geliyor. Bu oğlan İbrahim. İbrahim Mersin İdman Yurdu’nun kaptanıydı ya. Geri dörtlüde oynardı. Silifke’li bunlar. 19 Mayıs’tı ki o 19 Mayıs’ta ihtilalde oldu. İhtilal’de olunca Kaymakam aynı zamanda belediyeye de bakıyor. O arada Silifke bizi maça davet etmiş. Çocuklar geldiler kaptan sen gitmezsen olmaz. Oğlum olmaz falan. Neyse ben Kaymakam, Belediye başkanı falan stada gelip selamlama yapması gerekecek falan. Sen dediler her şeyi yapar, izin falan alırsın. Vardım doğru kaymakama, selam verdim. Söyle Selami dedi. Dedim çocuklar Silifkede emekliler maçı var ille gideceğiz diyorlar dedim. Arabanın üstünde anahtarı bırak ben sonra çıkar giderim dedi. Öyle gittik. İyi bir insandı. Gittik Silifke’ye vardık maça çıkacağız şöyle böyle. Sizin idareciniz kim vs.? Ha… idareci dedik. Can ordaydı. Can’ı tanırsınız, baş savcıydı. Can Bolat. Burda büyüdü Can. Süray falan çok iyi bilirler. Niğdelilerin evinin beri yanında Seyrankayaların orda otururlardı. Can o zamanlar Silifke de savcı. Dedim işte bizim başkanımız. Selamaleyküm falan hoş geldiniz Selami abi dediler. Neyse Can başkanımız olmuş oldu. Adamlar 3 tane de Mersin İdman Yurdu’ndan futbolcu getirmişler gepe genç çocuklar. İbrahim kendi de oynuyor. Erol da oynuyor. Hepsi bunların Mersin İdman Yurdu’nun futbolcuları. Başladık maça şu bu 3:1 galip geldik. İbrahim geldi dediki kaptan birde rakısına maç yapalım. Dedi. Dedim oğlum bizimkilerin hepsi bir büyük içer Neyse biz sade maçımızı yapalım dedik. Bunları da yaptık.
Hatta bir ara Silifke de maçtayken biri bağırıyor dışardan Selami kaptan Selamş kaptan! Ulen ne var? Bi say karşı takımı? Bi saydım 13 kişiler. Hakeme dedim ya bunlar 13 kişi ya ne olacak dışardan sokmuşlar bir kaç kişi… oynayın işte! Yani diyeceğim böyle günlerimiz geçti.
Mutilcesi.net: Bu kulübün gelişmesi, sahiplenilmesi için Mut’ta ne yapılması gerekir abi?
Selami Dörtyol: Bir memlekette sporu ele alacak en büyük merci belediyedir. Belediyenin sporu ele alması lazım. Sözde Selahattin ele almış oldu ama ne alacak Selahattin? Hiç bir şey yapmadılar. Öylece sıvazladılar gittiler. Şimdi bu kulüp bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Yeni başkan ne yapacak? Kulüple bir alakası olacak mı? Herhangi bir yardımı olacak mı? Sezon başladığında göreceğiz. Bunun yanında bizim gibi arkadaşlar ile de bir gelir kaynağı arayacağız. Bu da Mut gibi yerde baya zor. Neden zor? Herkes kendi ticaretine düşmüş, ranta düşmüş. Ranttan başka bir şey bilmiyorlar. Herkes iki günün içerisinde trilyonluk olayım, ben idare edeyim durumunda. Şimdi belediyeden de herşey beklenemez. Geçen belediye seçiminde ben yoktum burda. Ameliyat oldum Adanadaydım. Şubatın 13 ünde ameliyat oldum. Daha sonra devamlı kontrolüm vardı. O yüzden seçime dahi gelemedim. Şimdi öyle bir şeyki oraya gitmeden önce Selahattin Arslan demişki emeklilerle bir toplantı yapalım. Yaptık. Kalktı arkadaşın birisi orada dediki ya başkanım emeklilere de bir yer yapılsa biz de devamlı orada otursak vakit geçirsek falan. Bende döndüm dedimki ya bırak ne yapacaksın başkanınız 5 senede bir topluyor ya sizi dedim gülüverdiler. Olmaz. 5 senede bir seçim ayağına milleti toplarsan bu iş olmaz. Yani ben demek istiyorumki belediye başkanı tutacak emeklileri toplayacak ve diyecekki arkadaşlar buyrun ne gibi önerileriniz var? Önerilerimizi hep beraber konuşacağız.
Bu takım 3. ligten 2. lige geçecek bir takımdı. Ne güzel bir takımdı ama maalesef hiç kimse oralı olmadı. Biz tuttuk -o dediğim zamanlarda bir takım yaptık fırtına gibi takım. Karaman’dan 4-5 tane futbolcu almıştık hepsi de filinta gibi futbolcular. O zamanlar Karaman Konya liglerine gitmiyor. Gitmedikleri için ben bu çocuklardan toparlayıp geldim sahaya çıkıyoruz allah allah Mut İdman Yurdu neymiş dedirtiyoruz. Bunu da yaptık ama maalesef orada kaldı her şey. Ben hep Karaman ekolünden futbolcu almaktan yana oldum onaylandı futbolcuları aldık ve çok başarılı da olduk.
Ben o devreyi atlattıktan sonra 1959 da Malatya ya gittim 1962 ye kadar Malatya Şeker Spor da oynadım. Sonra geldim tekrar devam ettim de. Malum herşey şimdi maddiyata bağlı bunu sağlayabilmek için kaynak hazırlamak gerekiyor kaynak için zemin hazırlamak gerekiyor. Hatta emeklisinden gencine her gruba eğileceksin. Biz Malatya Şeker de oynarken Malatya’nın spor yardım parası diye bir uygulaması vardı. O zamanlar herkesten 1 lira para kesilirdi. O 1 lira ile kulüp muazzam kalkınabiliyordu.
Mutilcesi.net: Malatya anılarında var mı?
Selami Dörtyol: Olmaz mı! Ben Malatya Şeker Spor’dayken Elazığa özel maça gidilecek işte dediler olmaz biz ne zaman Elazığ ile maç yaptıysak hep kavga çıktı gitmeyelim vs. Dedimki oğlum siz maça mı gidiyorsunuz savaşa mı? Neyse gittik maça çıktık devreyi 2:0 galip bitirdik. Bizim hoca tuttu kaleciyi değiştirdi. Vuralı aldı, Naciyi koydu (gülüyor) Naci kalede. Naci 1 gol yedi 2:1 devam ediyoruz. Hakem tuttu yan hakeme bakmadan korner verdi. Naci de itiraz etti. Hakem ona sus dedi. Naci ye bende sus dedim neyse korner atıldı ben kafayla orta sahaya uzaklaştırdım topu. Naci hakeme döndü dediki korner atıldı da ne oldu gördün işte dedi. Hakem de buna çık dışarıya dedi. O zaman sarı yok, kırmızı yok hakem Naci yi ihraç etti. E ne yapacağız? Ben bu boyla kaleye geçtim. Heyecandan kaleci olduğumu da unutmuşum bir ara. Topları kafayla uzaklaştırıyorum falan baktım millet gülmekten yırtılıyor. Maçı 2:1 bitirdik. Bi kaledeyken kafayla topu uzaklaştırdığımda yaşa Selami abi diye bir ses duydum. Allah allah kim bu tribünden Selami abisini tanıyan neyse öğrendim sonra geldi yanıma ki Müfit Seymen. Avukat Müfit Seymen Elazığda ablasının yanında okuyormuş. Ve aldım onu da arabamızla beraber götürdüm. Yemeğe falan oturduk. Selami abi bi telefon edelim falan dedi. Telefon ettik. Eniştesi de ziraatçı Şekerin ziraat bölümünde çalışıyor. Ben dedi bu gece otobüsle gelirken Selami abi ile beraberim, rahmetliye bende selam söyledim. Bunları hep yaşadık. Anılar böyle…
Benim en büyük şeyim yanımdaki arkadaşlara moral vermek. Mesela ben çocukları maça moral olarak hazırlıyordum. Mesela oğlan hala burda Müslüm diye bir arkadaş. Ben futbolu bıraktım kaptanlığı Müslüme devrettim ve Müslüm idare etti bir hayli. Şimdi karşılaştığımızda merhaba kaptan der merhaba kaptan derim ve beraber eskileri yad ederiz. Beraber oynadığımız günleri hatırlarız. Hiç birbirimizi kırmadan bu işleri yaptık.
Saha içerisindeki en büyük şey arkadaşını kırmadan maça motive edeceksin. Herkes hata yapabilir hata sonucu gol de yenebilir ama arkadaşını kırdığın zaman futbolda zevk vermez olur. Durum bu.
Mutilcesi.net: Şimdiki futbolu nasıl değerlendiriyorsun?
Selami Dörtyol: Eskiden amatör ruhta bunlar vardı. Şimdi her şey para. Eskiden ruhla oynanırdı şimdi parayla oynanır oldu. Profesyonellere bakın hepsi para. Bakıyorsunuz Almanya’da Bayern Münih en başlarda iken bir de bakmışsınız 4. 5. sırada olabiliyor. Artık herkes futbolu parayla oynuyor. Ne kadar iyi oynarsam o kadar değerlenir fazla kazanırım hesabı yaparak oynuyor. Öyle değil mi? Biz daha hala derleme toplama alıyoruz dışardan işte Milli takımızın durumunu görüyorsunuz değil mi? Topa vuracak daha doğru dürüst santraforu yok. Sen Hamit’i oynatıyordun. Hamit gayet güzel sağdan bindiriyor ordan burdan hem müdafaya yardım ediyor hem ileriye gidiyor. Çalışıyor uğraşıyor. Sen Hamit’i çıkarıpta Semihi almayın zoru ne? Semih falan milli takım oyuncusu değil. Milli takımda oynamak için milli ruh lazım. Al Arda, Arda, Arda tepemize çıkardılar. Ne yaptı Arda? 3 top alıp değerlendiremedi bile. Al Tuncay. Türkiye de oynanan maçtaki Tuncay mıydı? Maalesef. Hiç bir şey yok. Öyle değil mi?
Mutilcesi.net: Tekrar Mut İdman Yurdu’na dönelim mi?
Selami Dörtyol: Dönelim dönelim. Benim Mut İdman Yurdu’ndaki en güzel hatıram şöyledir; bir arkadaş kulüp başkanı seçilmiş gidip tebrik ettim. Seçilen arkadaşımızda kim biliyor musunuz? Bu aşağıda Bekir KILIÇ var o. Bilirsiniz eskiden pastahaneleri vardı (Karacaoğlan Pastahanesi kastediyor). Bekir KILIÇ demiş toplantımız var arkadaşlar toplansın. Neyse belediyenin arkasında bir kahve var orada toplandık. Gündem nedir falan dedik. Kalktı biz Mutluyuz Mutluyuz ama Mutlular olarak biz Mut’ta ne yetiştiriyoruz? Kaysı yetiştiriyoruz. Burda karar alacağız Mut İdman Yurdu’nun formasının sarı-yeşil olmasını öneriyorum. Sarı-Yeşil. Alkış malkış. Başkan söz alabilirmiyim dedim al dedi. Dedim başkan biz Karamana maça gidip maçı aldık mı aldık sende vardın. Karaman bir ekoldür. Karamana gittiğimizde bizim neyimiz vardı? Formaları unutmuşuz burda sadece ayakkabılarımız vardı yanımızda. Gittik birer yarım kollu atlet aldık ayağımızda da siyah birer şort. Yarım kollu atletlerin arkasına da numaraları yazdık ne oldu? Aha sana siyah beyaz forma. Sen yeşil-sarıyı nerde bulupta ne edeceksin kim alıverecek sana yeşil-sarıyı kumaşını bilmem nesini dedim. Beni haklı buldular, konu kapandı. Bu da geldi başıma. Neymiş te Kaysı sarı-yeşilmiş forma da sarı-yeşil olacakmış.
Neyse son olarak özetlemek gerekirse bunca zaman futbol oynadım kimseyi kırmadım. Hep iyi geçindik gittik. Mesela ben Koç Mustafa’yı alıp Malatya ya götürdüm. Vural dediki “ya Mustafa uzun boylu iyi kalsın.” Vural dedim sen kalecisin, Naci neyse bırakıyor yerine Maraş’tan bir çocuk geldi o da fena değil. Selami bunu dedi geri dörtlüye ayarlıyalım. Mustafa’yı ona göre ayarladık. Sebahatsız Mustafa. Senin bir yerde durman için önce orada kendini kabul ettirmen lazım. Kabul ettirmeden hiç bir şey olmaz. Kabul ettirmek içinde takımla haşır neşir olacaksın. O takımı yürütenlerden birisi olacaksın. Ben Malatya da yine bu boyla sol bek oynardım. Hoca bana güvenirdi. Mustafa orada problemler çıkardı. Sonra Mut’a kalktı geri geldi. Spor futbol herşey ahlak. Dürüstlük olmazsa hiç bir şey yürümez. Biz bunlara gani olduk ve belli zamana kadar ettik tuttuk.
Ben Malatya Şeker’den ayrıldım geldim evleneceğim bir hafta sonra tel geldi “Selami Şeker maçları var acele gel!” Daha lisansım ordaydı döndüm gittim düğün yapmadan. Ve grupta şampiyon olduk. Beni taktir edip çağırmaları hoşuma gitti. Otobüsle vardığımda diğer tüm takımlar gelmişti. Eskiden bir antrenör birde umumi kaptan vardı takımı onlar kurardı. Nazım abi “hoşgeldin Selami” dedi Nizamiyenin önünde otobüsten inerken. “Hoşbuldum abi” dedim. “Hemen yemeğini ye dinlen yarın hafif antremana çıkacaksın sonra maçta Erturan’ı tutacaksın” dedi. Erturan dediği Tanju Çolak stilinde bir oğlan. Golü koklar istediği yerde gol pozisyonuna girer öyle bir oğlan. Ben Erturan’ı tuttum zaten diğer takımlarda pek bir şey yoktu. Şampiyon olduk. Ve Nazım abi beni yolcu edecek tren bekliyoruz 2. mevki. Mersin’e gideceğim ederi 18 lira. Nazım abi çıkardı bana 100 lira uzattı. Olmaz falan dedim sırtımı sıvazladı ve yolcu etti. Daha neler neler…
İşte size bir anı demeti…
Mutilcesi.net: Bu güzel anılar için sana sitemiz adına, okurlarımız adına teşekkür ederiz Selami abi, yüreğine sağlık.
Selami Dörtyol: Siz de sağolun. Yolunuz açık olsun!
Söyleşi: Mutilcemiz.net adına Mustafa Orhan, 16.02.2010