“Eğri gider, büğrü gider Silifke‘ye doğru gider.“ Çocukluğumuzda bize bilmece sorarlardı. Bilmecenin de birisi buydu. Yanıtı “GÖKSU“ nehri.
Toros dağlarından çıkan sular, eğriler çizer, vadileri yarar sonra da Akdeniz’e ulaşır. Göksu nehri üstünde asırlardır uygarlıklar yaşamış. Özellikle Selefkos döneminde büyük bir kent olmuş. O dönemden bize kalan en büyük yapıt tarihi Taşköprü. 1960 yılların başında tanış olduk. İlkokul 3. Sınıfı Gazi Paşa ilkokulunda okudum. Say Mahallesinden o poyrazlı günlerde çıkıyorduk, koştura koştura okula gidiyorduk. Köprüden geçmek zor. Ama onun üzerinde bulunan taş duvarın eteğinden geçiyorduk.
Taşköprü‘nün önünde bir su değirmeni vardı. Ova köylerinden eşek, katırlar ile buğday, arpa seklemleri gelir, ara bağlantı yolu dar olduğundan, köprünün üstünde indirilir. Elleme yapılarak değirmene taşınırdı. Değirmenin sesi, su sesine karışır, kulaklarımızı yalardı. Özellikle eve dönerken durur, onları izlerdim.
Tarihi köprü yaklaşık 2000 yıldır hizmet veriyor. Adıyaman‘da benzeri köprü coktan emekli olmuş. Yeni köprü yapılmış, tarihi köprü gezginlerin görgelerine hizmet ediyor. Aynı dönemde yapılmış, planları çok benziyor. Kenar korkulukları aynı duruyor.
İlkokul bitti, Ortaokula başladık. Birden bire baktık değirmen kayboluverdi. Suçu büyüktü. Silifke‘yi sel alıyordu ya, bütün kabahat ona bulundu. Yıkılsın dediler. Yıkıldı. Sonra yan tarafta Göksu Oteli, lokantası vardı. Güzel sohbetler yapılırdı. İşletmecisi Selahattin Özkürkçü zevkle hizmet ederdi. Sazlar, kemanlar, gırnatalar çalınırdı. Yaz günleri pencereler açılır, o Göksu‘nun sularının akışı dinlenirdi.
Bir sabah baktık, orayı da sel almış. Köprü ayaklarına dökülen taşlar ile suyun akışı değiştirilmişti. Geldi sular aldı gitti.
1970‘li yıllara gelmiştik. Sonra karar verdiler bu köprü dar geliyor. Trafiğe kapatıldı. Üzerine tahta bir köprü yapıldı. İnşaat devam ederken bizler o köprüden geçtik. Akşamları geliyorduk. Oturup hayaller kuruyorduk. O günlerde Drina Köprüsü romanını okumuştuk. Arkadaşımız Ali Bodur getirmişti. Ayaklarımızı aşağıya uzatıyorduk. Sonra akan suya kendimizi kaptırıyorduk. Sanki biz gidiyorduk. İşte o köprü üstünde bir yazar doğdu. Ali Bodur roman yazmaya, Ali Yüksel resim yapmaya başladı.
Kenarlardaki taş duvarlar yıkıldı, demirler döşendi. Yol genişlemişti. Genişleyen bölümden yayalar geçsin dediler. Demir korkulukları da yapıverdiler. Artık kış günleri poyrazlı günlerde geçmek ölümdü. Şapkalar elimizde geçiyorduk. Bir suya düşerse, Çolak Müdürden çekeceğimiz var. (Vecihi Timuroğlu )
Köprünün üstünden geldik geçtik. Yıllar çok çabuk geçti. 2014‘e geldiğimizde köprü yine gündeme geldi.
Artık kocamıştı. Görülmeye başladı. Bir Adıyamanlılar kadar olmadık. Yanına bir köprü yapıp, yaya köprüsü yapamadık dediler. Uzmanlar karar verdi. Hep birlikte yola koyuldular. Belediye yeni bir köprü yapacaktı. Hükümet de tarihi Taşköprü‘yü restore edecekti. Hem de 1960‘lara döndürecekti. Hem de değirmenli olsun dediler.
El ele temeller atıldı. Sonra ne oldu bilmiyoruz. Yollar ayrıldı. Köprü sağlamdı. Yeni köprü de nerden çıktı dediler. Aradan dört yıl geçti. Dördüncü köprü bitti. Trafiğe açılacak. Kızılca kıyamet kopuverdi.
Açamazsın.
Geçen aydı verilen ATATÜRK Köprüsü 29 EKİM‘de olacaktı. Ama o günlerde ilimizde iki şehit vardı. Birisi de Yeşil Ovacık‘tan. 6 Kasıma kaldı. Dün akşam Göksu Parkı‘nda; Saygı Duruşu, İstiklal Marşı ve Silifke Belediyesi Halk Oyunları Grubunun oyunları ile başlayan etkinlik, Belediye Başkanı Dr. Mustafa Turgut ve Mersin Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, belediye meclis üyeleri, açılışa katılan binlerce halkın huzurunda 4. köprünün açılışını yaptılar.
Belediye Başkanı Dr. Mustafa Turgut: 2014‘ten bu yana gelişmeleri belgeleri ile sundu.
“Yeni bir köprünün gerekliliğini, özellikle köprünün 1988 yılında bir imar planı ile ortaya konduğunu, bu işin kendilerine nasip olduğunu belirtti.
Daha sonra sanatçı Göksel sahne aldı. Özellikle gençler coşkunca eğlendiler. Artık Yeni Köprü hazırdı. Tarihi Taş Köprü inşaata hazır. Ne zaman istiyorlarsa yapılabilir.
Ama bir istediğimiz var. Köprünün önüne değirmenimizi istiyoruz.
Dördüncü Köprü, ATATÜRK KÖPRÜSÜ, Silifke’ye, yöreye hayırlı olsun.
Emeği geçenlerin HAK HİZMETLERİNİ kabul etsin.