Sosyal medyada gördüğüm bir tanıtım yazısı, birden kayboluverdi. Konu Muazzez İlmiye Çığ olunca, ona ulaşmanın yolunu aradım. Dostumuz Mürsel Tekin’den telefonu aldım. Önce mesaj gönderdim. Sonra telefon açtım. Evet telefonun bir ucunda o vardı. Sesi hala dipdiri. O bir öğretmen, o bir hatip. Geç tanış oldum. Ama iletişim kurmuştum.
“ Aleviler ile ilgili bir kitabınız vardı, onu temin etmek istiyorum. “
“ Sumerliler Türklerin Bir Koludur. Kaynak Yayınlarından temin etmeniz mümkün. “ dedi.
Hem o kitabını hem de diğer UYGARLIĞIN KÖKENİ SUMERLİLER 1 ve 11. Ciltlerini de sipariş ettim. Ama esas olarak daha önce okuduğum bir kitap vardı.
ON İKİNCİ
GEZEGEN / ZECHARİA SİTCHİN / Çevirmen : YASEMİN TOKATLI. Sumerlilerin tarihini,
dünyanın bir tarihini oradan değişik bir konumda karşıma çıkınca bu konuda
yaşayan Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ı tanımak, onun yapıtlarını okumak isteğim
ortaya çıkmıştı. Dilerim onu bir gün söyleşisinde dinlerim. Sorular sorarım.
Önsöz de diyor
ki ;
“ Sümerlilerin
Orta Asya dan Mezopotamya ya göç eden Türklerin bir kolu olduğunu rahatlıkla
söyleyebilirim. “
Kitabı bir
araştırmacı gözü ile okudum. Tabii ki bir dil bilimci olsam başka bir açıdan da
bakabilirdim. Bakışım açısı içinde :
“ ne de olsa bu
kitap büyük olasılıkla Türkçe gibi bitişken bir dil ile konuşan ve Güney
Mezopotamya ‘ya 6-7 bin yıl önce orta Asya nın her hangi bir yerinden göçmüş
olan Sumer halkı hakkında; Sumerlilerin Türkler ile ilgili bir halk olduğu
fikri Atatürk zamanında geçerli idi. Böyle olabileceği hakikatten hiç uzak
değildir. “
Sumerolog Benno
landsberger ise :
“ Sumer dili ,
hem dil bakımından hem de bütün Asya boyunca dağlık bölgelerde konuşulan dil
olması bakımından önemlidir. Bu türden olup, bugün hala yaşayan dil Türk
dilidir. “ diyor.
Türkmen
yazarları ;
“ Sümerce nin
daha çok Türkmen Türkçesine benzediğini leri sürüyorlar. “
Sumer tabletleri
incelendikçe görülüyor ki ;
“ Orta Asya’ da ki
Türk yer adları ve Anadolu da ki yer adları ile bir birlerine ne kadar çok
uyduğunu gördük. Bu uygunluğu Sumer – Türk bağlantısı olarak görebiliriz. “
Anlatılan tufan
öyküleri , bir birlerini tamamlıyor. Kahramanları hep aynı. İsimler bir birlerime
benziyor.
6 mayıs ta Hıdır-
Ellez, Hızır ile İlyas, Hıdır Nabi
bayramı gibi değişik adlarla günümüze geliyor. Hala tüm dünyada kutlanmaya
devam ediyor. İşte Hıdır-Ellez Bayramı.
“ Hızır ile
İlyas 6 mayıs ta birleşiyorlar. Bu birleşme ile ortalığa bolluk bereket
geliyor. Halkta bu birleşmenin sevinci ile kırlarda, çeşitli eğlencelerde
kutluyorlar. Bazı yörelerde bu eğlenceler bir yatır, bir türbe civarında veya
mezarlık yakınında ( Tahta Kuşlar/ Edremit tahtacı Köyünde olduğu gibi )
yapılıyor. Bazı yerlerde o gece insanlar gül dibine , gelecek yıl istediklerini
bildiren simgeler koyuyorlar. Evlenmek isteyen kılar çömlek içine yüzüklerini
koyarak gül dibine bırakıyorlar. Sevgililer de o gece gökyüzüne bakarak iki yıldızın
birleşmesini bekliyorlar. Eğer iki yıldız birleşirse ; onlarda kavuşacaklarına
inanıyorlar. “
Hıdır ile Nabi
nin birleşmesinin ise inana ile Dumuzi nin birleşmesi simgeleniyor.
Sumerlerde Dumuzi , Tanrıça inan ile evlendikten sonra
ülkelerin tanrısal tahtına oturuyor. Onların evlenmesi ile de ülkeye bolluk ve
bereket geliyor.
Şaman davulu ,
gün geliyor sumerlilerin elinde çalmaya başlıyor. Gün oluyor, tedavide, gün
oluyor haber vermede, gün oluyor sevinç günlerinde. Baharın doğduğu günde, gün
oluyor ergen ekondan çıkışta . davullar çalıyor.
Türklerde Şaman/
Kam davulu aracılığı da ruhun davulu ile birleşmesini sağlanıyor. Şaman, davul
çalarak ruhlarla bağlantı kuruyor. Sumerde tanrı Enki davul çalarak kilden
yapılan insana Tanrılardan ruh veriyor. Hastalık cinlerini vücuttan atıyor.
7 çalgı orta Asya
dan Sumerlilere geliyor. Kaval sesi ile
ölüler diriliyor. Can geliyor. Toprağa üflenen ses ile, toprağa akıtılan kan
ile toprak verim vermeye başlıyor. Kazma ile dağlar, taşlar kazılıyor. Kanallar
yapılıyor. Kazma en önemli bir çağın geçiş aleti.
“Yüce anzam- kabında su al
Dök onu.
Ilgın ve
maştakal- bitkisini
Onun özüne kat.
Bu adamın üstüne
serp onu,
Buhurdanlık ve
meşale
Alıp ona götür.
Adamın
gövdesindeki nam-tar
Akıcı bir şey
gibi
Çıkıp gidecek
ondan
Göğün kahramanının
Yüce davulu .
Güven ona
Bırak savunsun
seni
Göğün kahramanın
Koca davulu…..”
ALEVİLERİN CEM
AYİNİ İLE GUDEA’NIN YENİ MAMEDE GİRİŞ
AYİNİ
Cem ayini
yapılacağı zaman , cem yapılacak yer iyice düzene sokulup, temizleniyor. Sonra
çeşitli yemekler , içecekler, tütsüler hazırlanıyor. 1. Pir /Mürşit, 2. Rehber,
3. Gözcü, 4. Tütsücü 5. Zakir, 6. Süpürgeci, 7. Kurbancı veya Sofracı, 8. Sucu/
saka, 9. Peyik, 10.temizlikçi, 11. Kuyucu, 12. Kapıcı , Sumerlerde ise 1.
Arabacı, 2. Kahya, 3. Mübaşır, 4. Silahşör, 5. Müzisyen, 6. Kuşbaz, 7. Keçi
Çobanı, 8. Dalyan denetleyicisi, 9. Haberci, 10. Tahıl Denetleyicisi, 11.
Mabeyinci, 12 .Kapı Bekçisi.
Her iki törenler
müzik eşliğinde yapılıyor. Alevilerde bağlama çalınıyor. Sumerler de ise; Balag
çalıyorlar. ( Muharrem Kılıç ve Hüsnü
Merdanoğlu nun araştırmaları. )
Türklerde yayık
çok önemli;
“Oy dolay dolay may dolay
Dolay olmazsa
nerede bereket
Dolal oçak
başında oturur
Yemek odasını
kendisiyle doldurur
Yağ yoğurur,
Gövdeyi sallaya
durur
Oy gövdede bekletilmiş
kaymak çalkalanır…
Sumerlerde de
yayık vardır.
“ hanım ağıla
git
Genç kız sen
buraya geldiğinde
İnana yayık
seslensin.
Yayık senin
eşine seslensin
İnana yayık
seslensin.
Yayığın
çalkalanması senin müzik olacak .
İnana , o ruhu
neşelendirecek.
Kutsal yayık,
senin için seslenecek.
İnana ! o ruhu
şenlendirsin…… “
Sumerliler de , 25 müzik aleti var. Hunlarda da 25 tür müzik
aleti bulunuyor. Çift flüt ortak müzik aleti. Türkmenlerde inanç, flüt, kaval
Adem e can veren olarak ifade ediliyor. Göğe kaldırılarak çalınıyor. Birisi
tanrı ya istekte bulunurken, diğeri tanrı nın ona yanıtı olarak geri dönüyor.
Benzeyen, ortak paydalar çok. Belgeler, hem de bir kısmı İstanbul da, bir kısmı Amerika, bir kısmı Fransa, ya da İngiltere de , neyse ki bilim adamları çözümlemelerini birleştirmişler, tabletler dile gelmiş. Sümer tabletleri dünya kültürüne ışık tutuyor. Hani bize tarihçiler dayattılar ya, Türkler Anadolu’ya 1071 yılında geldiler. Oysa tarih Orta Asya dan başlayıp, Mezopotamya, Anadolu, ege de tarih ve kültür devam etmiş. Bir birlerinden esinlenmiş.
Alevi erkanlarını oluşturanlar, işte bu kültürü görmüşler. Bu kültürü özümlemişler. Ozanın sazında, ozanın dilinde, Şahatay, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre’de, Nesimi’nin nefeslerinde günümüze gelmiş.
Onun için Sumer yazıtları çok önemli. Karnından konuşan yazar, tarihçilerin
yüzüne şamar olacak bir belge yumağı. Siz var olun Muazzez İlmiye Çığ, sizlere sağlık esenlikler diliyorum.
Siz kitaplarınız ile söyleşileriniz ile bize ışık tutmaya devam edin.
(*) SUMERLİLER TÜRKLERİN BİR KOLUDUR / Sumer- Türk Kültür Bağları / MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ / KAYNAK YAYINLARI iletişim@kaynakyayinlari.com