Babamlar yedi erkek kardeştiler. Büyükten küçüğe doğru sırasıyla isimleri: Ali, Mahmut, Ahmet, Hacı Mehmet, Bilal, Kerim ve Nebi. Bilal amcam çocuk felci dolayısıyla ileri derecede engelli idi. Otuz yaşına kadar yaşadı. Ali ve Mahmut amcam da art arda vefat ettiler. Ahmet amcam 10 – 12 yıl kanserle savaştıktan sonra rahmetli oldu. Bir yıl önce de babam Hacı Mehmet UYSAL vefat etti. Allah cc hepsine rahmet eylesin. Geride sadece iki küçük amcam Kerim ve Nebi UYSAL kaldı.
Rahmetli annem kayınlarını çok severdi. 15 yaşında daha çocuk yaşında gelin gelmişti evlerine.
Öksüz büyümesinin de bu sevgide büyük rolü olduğuna kaniyim ben. Onun bu yürekten sevgisi ve güveni bize de yansımıştır. Biz de tüm amcalarımızı çok sevip saymışızdır. Ancak Ahmet amcamızdan gördüğümüz sevgi çok koşulsuz ve destekleyici idi. Tek başına ‘amca’ dendiğinde ilk aklımıza gelen onun adı olurdu. Her birimizin her durumunu merak eder, bir sorun varsa düzeltmek için her yola başvururdu. Hatta bazen biz istemesek de bizim için doğru olanın olması için her şeyi yapardı.
Dedeme rağmen babamı köyden alıp şehre taşıyan, dolayısıyla bizlerin eğitimini sağlayan Ahmet amcamdır. Bugünkü günümüzü tümüyle onun çaba ve fedakârlıklarına borçluyuz.
2000 yılında eşimden ayrılma sürecinde çok zor bir durumda kalmıştım. İş kurması için evimi ve paramı eşime vermiştim. O ise bunlarla yetinmeyip 8 kredi kartının borcuyla beraber, arkadaşlarımdan aldırdığı borçları da bana bırakıp, maaş kartımı da alıp evi terk etmişti.
Romanya’da yaşayan Ahmet amcam beni arayarak ‘İzin ver hakkını savunayım. Kimse benim yeğenime bunu yapamaz’ dedi.
Hemen bir avukat bulundu. Amcamın eşimin ortak olduğu aile şirketine şerh koydurmasıyla sadece 2 saat farkla evimi geri aldım. 2 saat geç kalsaydık eşim gelip ortaklığı devretmiş olacaktı.
Yanlış hatırlamıyorsam toplam 5 dava açmıştım. Hepsini kazandık amcam sayesinde. Kendisi ilkokul mezunu idi ama Avukat Hanım sık sık bana ‘Amcanıza sormadan bir şey yapmayalım’ diyordu. Arzu Hanım da iyi bir avukattı. Amcamsa Hukuk kitaplarını okuyarak yeni çıkış yolları yakalıyordu.
Amcam muhtemelen Türkiye’de Hâkim yargılatan ilk kişidir.
Çumra’daki un fabrikasında muhasebe müdürünün neden olduğu bir yolsuzluktan dolayı 17 davayı kendi kendine savunarak kazanmış, bir davada Hâkimin yanlış tutum ve kararı dolayısıyla hakkında soruşturma açtırmış ve başka bir yere sürgün olmasına neden olmuştur.
Benden üç yaş büyük olan abim Abdullah UYSAL Üniversite sınavında Karadeniz Teknik Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi Makina Bölümünü kazanmıştı. O aralar bu üniversite anarşi nedeniyle son derece tehlikeli bir yerdi. Abim yurtta kalıyordu dolayısıyla olayların tam içinde idi. Bu duruma ancak bir yıl dayanabildi. Okulu bırakıp eve dönmek zorunda kaldı. Moral olarak da çok kötü durumdaydı.
Yine Ahmet amcam yetişti imdada. Abime tekrar sınava girmesini ve Konya’yı kazanmasını tavsiye etti. Evinde misafir ederek onu kursa gönderdi. Abim Konya’da aynı bölümü kazandı. Okula başladığında amcam hocalarıyla görüşerek KTÜ’de geçirdiği bir yılı geçerli saydırarak hiç olmazsa bir yıl kazançlı kıldı onu. Abim şu an emekli ve rahat bir yaşantısı var amcam sayesinde.
Rahmetli ablama gelince; ablam Hacettepe mezunu bir kimyagerdi. Okulu bittiğinde bir süre işsiz evde bekledi. Yine amcam devreye girerek Konya Çimento Fabrikasında işe başlamasını sağladı.
Başlangıçta maaşı düşükken 1 yıl kadar onu evlerinde misafir ettiler. Ev küçük ve sobalı idi.
Ama gönlün sığdığı yere her şey sığıyordu.
Amcamın kapısı herkese açıktı. Biz de çekinmeden gelir giderdik. Bunda başta amcamın tabi ki sonra yengemin etkisi vardı. İkisi de yardım etmeyi seven insanlardı.
Amcam bir de sevdiklerini bilgi ve görgüleri artsın diye hep gezilere götürürdü. Abim daha lise talebesiyken tüm Avrupa’yı dolaşmıştır amcamla.
Beni de Romanya’ya götürmüştür. Bir sonraki yazım o seyahatimle ilgili olacaktır.
Küçük amcalarım Kerim ve Nebi Uysal’ı da Almanya ve Fransa’ya götürmüştür.
Cerrah kuzenimiz Doç. Dr. Erdal UYSAL ile de yakından ilgilenmiştir.
Dini yanlış yaşamaları nedeniyle, çoğu dindar görünenlere bir hayli kızan amcam, sağlam karakterli, dürüst ve fedakâr olan kişiler hangi görüşten olursa olsun onları sever ve sayardı.
Hani bir ilahi var ya:
Gaflet ile Hakk’ı buldum diyenler,
Er yarın Hak divanında belli olur
Ahret tedarikin gördüm diyenler,
Er yarın Hak divanında belli olur
Nedense Ahmet amcam söz konusu olunca; bu ilahinin sözleri ve nağmeleri gelir dilimin ucuna.
Elbette her şeyin en iyisini Allah bilir. Ama ben amcam için umutluyum.
Akrabasına, muhtaç olana böylesine diğerkâmlık, eşine dostuna vefa, herkesin gelişmesini bu kadar istemek, haksızlığa muhalefet vs.
Allah cc ondan razı olsun.
Ruhu şad olsun.
Yengemle beraber af ve mağfirete ulaşsınlar.
Âmin.
Devamı: AMCAM AHMET UYSAL’IN HATIRALARI – GİRİŞ
Ahmet UYSAL