Omurgasızlığın, kaypaklığın marifet sayıldığı; çıkar için adam satıldığı, eski dostların görmezden gelindiği veya eski muarızların baş tacı edildiği günlerden geçiyoruz.
Hal böyle olunca bir yalan rüzgarıdır esip duruyor; dünden bugünden eteklerde ne varsa savruluyor, gerçek dışı ifadelerle harmanlanıp servis ediliyor. Siyasetin asıl sermayesi, velinimeti olan insan unsuru algı oyunlarıyla aldatılmaya çalışılıyor
Vakur, birikimli, liyakat sahibi, kendine saygısı olan nice değerler sessizliğe bürünürken, türlü atraksiyon ve ayak oyunlarıyla öne çıkanlar kabul görüyor. Esasen herkes herkesi biliyor ama anın hassasiyetiyle kulaklar tıkanıyor, diller lâl oluyor. Siyaset sadece konuşmayı değil, dilsiz şeytan olmayı gerektiriyor. Ne zor zanaat değil mi?
Ama bir sessiz çoğunluk var ki gözünden hiçbir şey kaçmıyor; değirmeni ağır dönse de ince eleyip sık dokuyor, sandıkta konuşuyor. Adayları, kadroları, ekipleri imbikten süzülürcesine inceliyor, irdeliyor; yalan ve haramla iştigal edenlere gereken dersi vermesini biliyor.
Yalan rüzgârı sokaklarda etkili görünse de kendi köşesinde günlük hayatını yaşayan dingin insanlara o denli etki edemiyor. Onlar vakur ve emin adımlarla sandığa gidiyor.
Lakin bir gerçeği unutmayalım; onlar kendi gönlünde yatanları değil, önüne konanları seçiyor. Sistem böyle işliyor. Bir arıza olursa nedeni burada aramak gerekir.
Toplumun sağduyusuna güvenin…
MehmetAkpınar
Mut,130324