“Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir yörük çadırı görürseniz ve çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki; bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla sizi yenemez.“ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Mustafa Kemal‘in çocukluğunda; Taşeli yöresinde odun tüccarlığı yapan dedesi, ona Toroslarda yaşayan tahtacılar ve Yörükler ile birlikle yaşamını anlatır. Onun dimağlarında kalmıştır. İşte Çanakkale savaşlarında Silifkeli askerleri görünce bu sözü söyler.
CHP Silifke İlçe Örgütü’nün katkıları ile hazırlanan SİLİFKE’DEN ÇANAKKALE CEPHESİNE, Dr. Mithat ATABAY‘IN yazdığı kitabı heyecanla okudum. Her satırında duygulandım. Atalarımızın Çanakkale‘de mücadelesini gördükçe, onlar şehit oldukça içimde bir ateş çaktı. Sonra Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet kazanımları ile içimdeki sevgi, saygı yükseldi.
Sarı Aydın, Çatak, İmamlı, Sömek, Örenköy, Demircili, Tosmurlu, Ayaş, Türkmenli, Kabasakallı, Çadırlı, İmamuşağı, Senir köylerinden 20 yaşlarında gençler gitmişler, kahramanlıklar göstermişler, 47. Alaydan 158, 48. Alaydan 25 ve 125, 18 ve diğer birliklerden şehit olanlarla birlikte 246 şehit vermişiz.
Her yıl Çanakkale‘ye ziyarete gidenler, atalarının adını şehitliklerde gördükçe duygulanmışlar. Ataları ile gurur duymuşlar. İşte bu kitap o duyguların içinden bir toplumsal imece ruhu ile ortaya çıkmıştır. Katkı sunanların hak hizmetlerini kabul etsin.
Yazarımız Dr. Mithat ATABAY ciddi, uzun soluklu bir arşiv araştırması ile bu kitabı hazırlamış. Kitabı okuyunca, rahmetli emekli Öğretmen Mehmet Köse ile uzun süren sohbetlerimizde hep bize Atatürk’ün dedesinin Tahtacılarla ile birlikte Toroslarda ormanda odun kestirdiği, özellikle Göksu boylarında, Karaman bellerinde, Yelli Bel‘de çok anıları olduğunu anlatırdı.
İşte bu kitabı okuyunca o anıları daha bir daha yaşadım. O Toroslarda yaşayan Yörük ve Türkmenler yıllarca Karaman illerine sahiplik etmişler. Daha sonra da Çanakkale‘de, Kurtuluş Savaşı‘nda zaferler kazanarak tarihe geçmişlerdir.
Atatürk’ün Silifke’ye sevdası buradan gelmeli. İçinde Toroslara olan sevdası vardır. Dedesinin onlara anlattıkları vardır. Şimdi duyarız, bu yöreden giden Rumların torunlarına anlattıkları hala yaşıyor.
“Son Şehit 6. Kolordu 16. Tümen, 125. Alay, 2. Tabur, 7. Bölük askerlerinden Silifke’nin Sarıkavak bucağı Çadırlı Köyü nüfusuna kayıtlı Bektaşoğlularından Ali oğlu Ali olup cephede ağır yaralandı ve sevk edildiği İstanbul’da Hilal-i Ahmer Beyoğlu Hastanesinde bir süre tedavi edilmesine rağmen kurtarılamayarak 24 Mart 1916 tarihinde hayatını kaybetti.
Çanakkale Şavaşlarında Şehit düşen Silifkeli tek subay Seddülbahir Cephesinde 1. Tümen, 70. Alay, 3. Bölükte görev yapan Salih oğlu Hamdi’dir. Savaşta Şehit düşen askerlerden 9‘u çavuş, 13 onbaşı ve 223 de er idi.“
Kitabı okudukça, bize Üçyıldız soyadını bırakan Ali Çavuş dedemizi bir daha gözümde büyüttüm. Çanakkale‘de savaşırken şehit düşen yüzbaşının giysilerini giyerek savaşa devam etmesi, savaş bitince bölük bakar ki; o gün bölüğe ustaca yön veren kahramanlık yaratan Ali Çavuştur. O günden sonra ona Ali Yüzbaşı derler. Ali Çavuş Dedemiz de soyadı kanunu çıktığında Yüzbaşı soyadını ister. “Olmaz ama onun karşılığı ÜÇYILDIZ olsun.“ derler. İşte ÜÇYILDIZ soyadı bize Çanakkale savaşlarından kalmış bir miras.
Başta Ulus Ustası Mustafa Kemal ATATÜRK, Ali Çavuş Dedemiz olmak üzere tüm şehitleri, kahramanları saygı ile anıyoruz. Cumhuriyet kolay kazanılmamış, ona sahip çıkmanın önemini bir daha anlıyorum.
(*) SİLİFKE’DEN ÇANAKKALE CEPHESİNE – DR. MİTHAT ATABAY
Paradigma Akademi Basın Yayın Dağıtım – Çanakkale
(Kitap CHP Silifke İlçe Başkanlığı‘ndan da temin edilebilir)