DOLAR
39,4414
EURO
45,5458
ALTIN
4.367,23
BIST
9.311,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Hafif Yağmurlu
30°C
Mersin
30°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
29°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C
Çarşamba Açık
30°C
Perşembe Açık
31°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 61

A+
A-

Kış mevsimi, ortalık ana baba günü, tipi; göz gözü görmüyor…
Karayolları çalışanları, Sertavul yolunun trafiğe kapatılması için jandarmaya haber verir. Jandarma önlemini alır, Alahan’dan ileriye kimseyi geçirtmez. Hırılhırıl bir kamyonet gelir:
“Yol kapalı arkadaş, gidemezsin!”
“Biliyorum, ama ileride çalışan ekibe erzak götürüyorum ben.”
İki gün kapalı kalır yol. Tipinin durmasıyla da Karayolları çalışanları başlar çalışmaya. Tipi yolun kimi yerlerini karla öyle bir doldurur ki, ev boyu. O yıllarda yol tek şerit. Yolu temizleye temizleye Sertavul geçidinin altına varırlar. Bir kayalık var orada, onun altına. Kayayla yolun arasını dümdüz etmiş kar, kepçe greyder gürül gürül çalışıyor, kepçeci bağırır birden:
“Abi bişey var burda, bir kamyonet!”
Sağını solunu açarlar. İçinde bir adam bir de çocuk, donma durumundalar, adam bir mektup bile yazmış…
Doğru hastaneye götürürler. Kurtulur ikisi de.
+++
“Kayınbabam değirmenciydi, 2000’e mi 2.500’e mi ne sattı değirmeni. Parasını bankaya yatırdı. Bir süre sonra kaynanam dedi ki; “Gel bir haranı alalım, güzelce kalaylatalım, yarın ölürüz mölürüz, su ısıtacak bir kap olsun evde.
Aldılar da, kalaylattılar da, ambara koydular da…
Gün geldi kaynanam Mersin’e hastaneye gitti, orada öldü. Birkaç yıl sonra kayınbabam da Konya’da hastanede öldü. Haranı hiç kullanılmadı.
Derken biz de bakır bir ekmek leğeni aldık. Olacak ya o yıl da çocuğun okulu için Mut’tan göçtük. Gideceğimde ne yaptım biliyor musunuz? Sanayide bir hurdacı var, ikisini de götürüp sattım. 2.450 lira para aldım. Umudu kestiğim bir alacak gibi geldi…”
+++
Karaman’dan İstanbul’a giden hızlı tren…
Eli çantalı, sakallı, tıknaz bir adam. Koridor yönündeki koltukta. Bitişiğindeki koltukta da kapalı bir kadın, koltuk masasında doksan dokuzluk bir tesbih…
Adam, ortadaki dirsek dayama koluna öyle bir yaslanmış ki, komşusunun bahçesine iki metre girmiş gibi. Kadınsa pencerenin camına öyle bir yapışmış ki, camı çatlatacak gibi…
Bir iki sıra arkada bir kadın, bir de küçücük çocuğu, çocuk da yeni yeni dillenmeye başlamış, konuşkan mı konuşkan…
Adam gözü kapalı taş atar gibi:
“Yahu şu çocuğa baksanıza biraz!”
Kadın, birkaç saniye ancak durabilir:
“Bir şey yapmadığımız için mi bağırıp duruyor bu çocuk!?”
Başka bir kadın:
“Amca hiç çocuk olmamış sanki, baba da olmamış!”
Ha bir seslensin adam!..

Yazarın Diğer Yazıları