DOLAR
35,9674
EURO
37,1670
ALTIN
3.307,32
BIST
9.951,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
14°C
Mersin
14°C
Açık
Cumartesi Parçalı Bulutlu
14°C
Pazar Hafif Yağmurlu
14°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
13°C
Salı Çok Bulutlu
14°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 64

A+
A-

Bir yaz günü, Sertavul yaylasından Mut’a inecek adam, dolmuşla. Ama yola iner inmez bir arkadaşı aracıyla duruverdi:
“Mut’a gidiyorsan bin haydi!”
“Araban gıcırgıcır, ama bu koltuktaki kırmızılık ne? Kiraz lekesi mi bu?”
“Yahu iki gün önce şu Pazar yerinden ormanın içinden gidiyordum. Bak bu kanı temizletemedim daha ya da koltuğa bir kılıf geçiremedim. Sabahları eli sopalı, sakallı bir adam yürür burada. Belli ki köpek korkusu var. Buralarda da başıboş köpek çok ya. Bir baktım; 7-8 köpek adama çullanmış, adamı parçalıyorlar. Adam çığlık atıyor, elindeki sopa bir işe yaramıyor, düşmüş zaten. Giysileri paramparça, kanlar içinde. Zıngadak durdum. Köpekler kaçtı gitti. Acı acı yalvarıyor. Bugüne kadar merhabamız yok adamla. Ama eminim ki köpeklere ilk bu saldırdı. Çünkü buranın köpeklerini bilirim ben, kimseye saldırmaz, hatta birazcık sevgi yollasan, hiç saldırmaz. Ama bunları düşünecek zaman değil o an. Adamı kucaklayıp bindirdim araca, ver elini Karaman…
Gerisini anlatmaya gerek yok, gerisi bundan da fazla.
İşte bu dar zamanda bir ‘İnsanlık Ödülü’ymüş bu, bu kanın da böyle kalması gerekirmiş bir arkadaşıma göre.
+++
Kahvenin önünde oturuyorsun, bir başına. Yoldan gelip geçen birçok insan sana bakıyor; tenin kırış kırış, elinde baston, yaşın sekseni geçmiş, selam veren binde bir, yere düştü düşecek bir yapraksın…
Ama inan ki yürekleri görmüyor bunların, seni hiç gezmiyorlar, kırışıklık okuma bilinçleri zaten yok, kaç çiçek açtığını, kaç milyon ter döktüğünü, kaç masal ya da öykü yaşadığını düşünmezler, senin bu dünyanın en kalın ve en gerçek kitabı olduğunu uslarının ucundan bile geçirmezler.Üstelik bunların birçoğu sensin!..
+++
“Küçüğüm daha. Anamla babam boşandı. Derken anam başka birisiyle evlendi babam başka birisiyle. Bir yandan analığım teper durur beni, bir yandan babalığım. Bu yüzden ne okuyabildim, ne de bir baltaya sap olabildim. Doğru dürüst malım mülküm bile olmadı. Çobanlık yaptım bol bol.
Böyle işte. En çok da ebemle dedemin yanında büyüdüm.
Günyüzü görmedim velhasıl.”
+++
“Köyümüz Topluca. Babamız dağda davar güder. Sıratekne’nin alt kısımlarında. Haber göndermiş bir gün, “Bir iki eşek bulup gelin, odun hazırladım, götürün gidin” diye. Anam ekmektir, şudur budur bir yiyecek çıkısı hazırladı, üç eşekle düştük biz yola. İki kız…
Babam çıkıyı bir açtı; bir anda yüzü bambaşka oldu, sözleri değişti, davranışları değişti. Hiç sinirlenmeyen babam, sinirli birisi olup çıktı. Neyse, odunları yükleyiverdi eşeklere, siniriyle bize de birer sopa yapıştırdı, gerisingeri düştük yola.
“Babamız niye böyle” diye düşünmeye başladık gelirken. Meğer çıkının içine sigara katmamış anam. Derdi oymuş.”
Sevgiyle, sağlıkla…

Yazarın Diğer Yazıları