DOLAR
38,8472
EURO
43,7401
ALTIN
4.032,14
BIST
9.668,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin
Açık
26°C
Mersin
26°C
Açık
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Açık
26°C
Perşembe Açık
29°C
Cuma Çok Bulutlu
27°C

Nihat MUSTUL

YAZARIN KALEMİNDEN

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 67

A+
A-

“Moralimiz mi, bozulur gibi olur kimi zaman. Ama bir dakika bile sürmemeli bu. Umudumuz daha bir dağların bu yanında olmalı ve de yemyeşil, elele dağlar devrilir çünkü…”
+++
“Babamın bir ayağı topaldı, “Topal Hasan” derlerdi bu yüzden. Sonra hayvancılık yapmaya başladık. 150 koyunumuz oldu. Bu kez “Hasan Ağa geldi, Hasan Ağa gitti” demeye başladılar.
Kestel yaylası bizim yaylamızdı, oraya göçerdik o yıllarda. Sütpınarı diye bir yer vardı, Dağpazarı çobanlarını ordan beriye geçirtmezdim hiç, kovardım hep. Bir gün böyle, bir ay böyle, Dağpazarı’na vardım bir ara. Olacak ya karakola şikâyet etmiş iki kişi beni, “Dayağına doyurun bu adamı” demişler jandarmaya. İki jandarma beni koltuklayıp götürdü. Odaya kapatıp perdeleri çektiler. Yaman bir sopa, dövecekler! Bir de yastık getirdiler!
Dağpazarlılar karakolun çevresine dizildi, benim dayak yiyişimi dinleyecekler. Yastığa bir vuruyorlar jandarmalar “Paaatt!” “Anam anam anam!..”
“Olmaz, iyi bağıracaksın!” “Paaat! Paaat!” iki daha salladılar, olan sesimi koyverdim bu kez. Az sonra da salıverdiler, ağlar gibi ağlar gibi köylülerin yanından geçip gittim…”
+++
“Erzurum Aşkale’de askerim. Diştaşlı bir arkadaşım var, izne gelecek oldu Mut’a. “Ulan bize varacak olursan çok selam söyle anama babama, benim sazı alda gel.”
Saz çalardım, halk ozanıydım. İzni bitince sazı getirdi arkadaşım. Akşam subaylar gidince koğuşun içinde çalıyoruz, söylüyoruz, oynuyoruz. Yatacağımızda da ranzanın arkasına saklıyorum. Bir gün böyle, on gün böyle, derken araziye gidecek olduk, bir ay kalacağız arazide. Götüreceğim sazı, ama subayın biri görür de kafamda kırar mı diye de korkuyorum. Ama aşığım yahu, sazsız duramam. Götüreyim dedim anasına satayım!
Götürdüm. Dağın başındayız, çadırlar kuruldu, bizim çadır da kuruluyor. Önümde komutan gidiyor, arkasında da ben, elimde de saz, nöğüreyim, atıvereyim mi yav. Dönüverince sazı gördü komutan. “ Vuralll, bu neci?” dedi. Bereket başıma vurup da kırmadı. Bir iki sıyırdı salladı, uzaklaşıp gitti.”
+++
Yıl 1993. Mut Ziraat Odası Başkanı Mustafa Yorgun. Göcekler köy muhtarı da Mustafa Erdem. (Gara Mustafa) Mustafa Erdem, Ziraat Odasında da meclis üyesi. 14 Mayısta Ankara’da Çiftçiler Günü var, Ankara’ya gidecekler. Gideceklerin içinde Mehmet Çiftçioğlu da var. Mustafa Yorgun Mustafa Erdem’e der ki:
“Gara Mustafa, Ankara’ya götürmek için senden en az iki çuval erik istiyorum.” O yıllarda şimdiki gibi plastik kasalar yok daha.
“Tamam Başkan!”
Neyse, Ankara’ya varırlar. Ziraat Odalarının Genel Merkezi Kızılay’da.
Tabaklara konulur Mut eriği. Antalya Ziraat Odası Başkanı kütür kütür, avurtlarını şişire şişire bir yer ki iri iri, sulu sulu, yeşil yeşil Mut eriğini, şunları söyler:
“Bugüne kadar böyle güzel, böyle lezzetli başka bir erik yemedim arkadaş daha!..”

Sevgiyle, sağlıkla, saybanla…

Yazarın Diğer Yazıları