Beş yaşındaydı daha… Babası askerliğini Karaman’da ve Konya’da yapmış, gelirken de bir saç makinesi getirmiş, köyün berberi olmuştu. Köylüler saçlarını ona kestirirdi. Kimseden de bir kuruş para almazdı…
Bir gün kınnınn, kınnınn diye bir ses çıkarırdı o makine. Sonra ne olduysa yayı kırıldı. Derken yeni bir yay taktı babası. O ses de çıkmaz oldu. Oysa ne çok sevmişti o kınnınn, kınnınn sesini…
+
Uzunköprü’de dört yıl askerlik yapan teyze oğlu geçenlerde de ölmüştü…
Yıllardır durmadan Uzunköprü’yü anlatmıştı kendisine…
Köprünün adı Uzunköprü’ydü ama ne kadar uzundu?.. Bunu bir türlü sormamıştı!.. Ah!..
+
Babam beş dönümlük tarlaya burçak ekmişti. Olunca yolmuş yolmuş, hararlara doldurup harmana dökmüş, düvenle de sürmüştük. Arkasından da el değirmeninde öğütmüştük. Arpa ezmesiyle karıştırıp ineklere, öküzlere yedirmiştik. Sonra öküzleri bir göreceksiniz; ay, tüyleri pırıl pırıl olmuştu, ineklerse bir sütlenmişti, bir sütlenmişti ki!..
+
“Gençliğimde bir keklik yuvası buldum” dedi, “içinde yedi yumurta vardı, eve getirdim, pişirdik yedik…”
“Peki, şimdi bulsan getirir misin?” diye sordum.
“Ne söylememi bekliyorsun?..”
+
Aslında, Sertavul’dan Akçeşme’ye Eyüp’le birlikte gidecektik. Ama o Gülnar’a gidince oğluyla birlikte gittik.
On beş dakikalık bir yoldu. İki kahvehane var orada, tanıdığım da çoktu, iki kişi çay ısmarladı bize. Sonra yalnız kaldık, birer çay da kendimiz içtik.
Mut’tan gelecek bir kişiyi bekliyorduk aslında. Az önce de telefon etmişti o gelecek olan, “Geliyorum” demişti. Ben de içeriye tuvalete gitmiş, gelirken de iki çay parasını vermiştim.
Derken masamızda bir oyun kurulmuş, biz de seyirci olmuştuk. O sırada da Mut’tan gelecek olan gelmişti.
Sonra geri dönmüştük. Tam gelmiştik ki, yoldaşım izin istemiş, fırından da bir ekmek alıp, evlerine doğru gitmişti.
Aradan beş dakika geçmişti ki, geri gelmişti.
“Hayırdır?”
“İki çay içmiştik ya, onu ödemiş miydik?”
+
Üç arkadaş kahvede oturuyoruz. Birisi bir kağıda bir şeyler yazıp gömleğimin cebine koydu, “Al sana muska!” dedi.
Şunlar yazıyordu kağıtta:
“Gurna başında yunurum Karaman’da
Tıraş olurum Mut’ta Berber İbo’da
Ben temiz olmayacağım da
Kim temiz olacak şu kirli dünyada!”